-DENEME YAYINI-
1
BU SAYIDA
KIŞ
2001

Praksis'in yayınlanma amaçları doğrultusunda ilk sayının dosya konusunu "Tarihsel Materyalizmin Güncelliği" olarak belirledik. Bu başlık altında yayınladığımız yazılardan bazıları tarihsel materyalizme yöneltilen kimi eleştirileri değerlendirirken, bazıları tarihsel materyalizmin temel kavramlarını tartışıyor, bazıları da tarihsel materyalizmdeki çeşitli meseleleri konu ediniyor. Elinizdeki sayıya, tarihsel materyalist kavram ve tartışmaları konu edinen yazılardan önce, tarihsel materyalizme yöneltilen eleştirileri cevaplayan yazılarla başlamayı ve oradan ilerlemeyi uygun gördük.

İlk yazımız Gülseren Adaklı-Aksop'un post-Marksist perspektifin felsefi ve kuramsal temellerini eleştirel bir değerlendirmeye tabi tuttuğu "Post-Marksizmin Kuramsal İnşası" adlı makalesi. Adaklı-Aksop bu bağlamda yapısalcılığı ve post-yapısalcılığı/söylem kuramlarını ele alıyor ve bu yaklaşımların zaaflarını Marksist kurama taşıyan post-Marksizmin hem kuramsal olarak çelişki, zorlama ve tahriflerle malul olduğunu hem de işçi sınıfına duyduğu derin güvensizlik ve muğlak siyasal projesiyle devrimci siyasetin ufkunu daralttığını ileri sürüyor. Sevilay Kaygalak'ın yazısı da benzer bir bağlama oturmakla birlikte, post-Marksizmin kuramsal öncüllerinden ziyade siyasal projesi olan Radikal Demokrasi'ye odaklanıyor. "Post-Marksist Siyasetin Sefaleti: Radikal Demokrasi" isimli makalesinde Kaygalak, temel olarak iki noktanın altını çiziyor: İlk olarak, Radikal Demokrasi projesinin kurucuları olan Laclau ve Mouffe'un Marksizm diye sundukları ve eleştirdikleri şey aslında Marksizm'in çarpıtılmış ve dogmatik bir karikatürüdür. İkinci olarak, Radikal Demokrasi bir sosyalist demokrasi inşa etme projesi olamaz, gerek kuramsal öncülleri gerekse Marksist siyaset anlayışına yönelttiği eleştiriler Radikal Demokrasi'nin liberal niteliğini açıkça ortaya koymaktadır.

Post-Marksizmi konu edinen ve eleştiren bu iki yazıdan sonra sırada yine bir yanıyla güncel bazı akımlara bir eleştiri olarak değerlendirilebilecek ancak bir yanıyla da tarihsel materyalizm içi bir tartışma olan bir yazı var. Emre Arslan'ın "Yaşama Sanatına Brecht'in Katkısı: Diyalektik, Hegemonya ve Yabancılaştırma Kuramı" isimli makalesi Marksist sanat insanı Bertol Brecht'in eserlerini tarihsel materyalist bir açıdan değerlendirmektedir. Arslan'a göre Brecht'in yabancılaştırma etkisinin post-modern bir tarzda yorumlanması ancak bu etkinin içeriğinden soyutlanıp bir kurallar yığını olarak algılanmasıyla olur. Arslan buna karşı, yabancılaştırma etkisinin diyalektik ve hegemonya kavramlarıyla birlikte düşünüldüğünde daha doğru ve Brecht'in genel siyasal ve sanatsal tavrıyla daha uyumlu bir biçimde anlaşılabileceğini ileri sürüyor.

Ecehan Balta'nın "Marksizm: İnsan Özgürleşmesi'nin Felsefesi" isimli makalesi, Marksizm'in gerek onu reddedenler gerekse benimseyenler tarafından sıklıkla ihmal edilen bir yönüne vurgu yapıyor. Balta'ya göre Marx'ın tüm çalışmalarının temelinde yatan düşünce insan özgürleşmesidir ve sömürünün ortadan kalkması adil bir bölüşümün sağlanmasıyla değil ancak emeğin yabancılaşmasının ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilecektir. Balta'nın yazısı, negatif ve bireysel bir özgürlük kavramsallaştırmasına dayanan burjuva özgürlük anlayışına karşı Marksizm'in pozitif ve kolektif özgürlük anlayışının üstünlüklerini vurguladığı için de dergimiz için ayrıca önemlidir.

Ellen Meiksins Wood'un "İlişki ve Süreç Olarak Sınıf" ve Mustafa Bayram Mısır'ın "Toplumsal ve Tarihsel Çerçeveler Olarak Sınıflar" isimli makaleleri tarihsel materyalizmin merkezi bir kavramına yoğunlaşıyor. Wood, E.P. Thompson'ın anıtsal eseri İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu'nda benimsediği kuramsal çerçeveyi eleştirilere karşı savunduğu ve hatırı sayılır biçimde geliştirdiği yazısında, sınıfı gelir ve servet bölüşümüne dayanan sabit bir kategori olarak gören sosyolojik ve yapısalcı sınıf kavrayışlarına karşı, sınıfın ancak süreç içerisinde görülüp değerlendirilebilecek bir ilişki olduğunu ileri sürüyor. Wood'un yazısı, hayli yoğun bir kuramsal tartışmayı bu tür bir sınıf kavrayışının sosyalist siyaset açısından sonuçlarını tartışarak sonlandırdığı için ayrıca değerli. Mısır'ın makalesiyse sınıf kavramına Marksist ve Marksist olmayan çeşitli yaklaşımları eleştirel biçimde değerlendiriyor ve sınıfın salt ekonomik olana indirgenemeyeceğinin altını çiziyor. Mısır'a göre Marksizm'de ekonomik sınıf ile siyasal sınıf-tarihsel özne arasındaki ayrılıktan hareketle yapılacak bir sınıf tanımına yer yoktur. Wood Thompson'ın sınıf kuramın bütünüyle savunurken, Mısır'ın yazısında, Thompson'ın yaklaşımı genel olarak benimsenmekle birlikte bu yaklaşımın belirli yönlerinin eleştirilmesi de iki yazı arasındaki 'diyaloğu' kuran bir başka unsur.

Bu iki yazıyı bir görüşme izliyor. Sinan Kadir Çelik ve Ebru Deniz Ozan'ın Marksist devlet kuramının ve düzenleme okulunun önemli ismi Bob Jessop'la yaptığı görüşmeyi ilgi çekici ve faydalı bulacağınızı umuyoruz. Sonraki sayılarımızda da fırsat buldukça bu tür görüşmeler yayınlamayı planlıyoruz.

Bu söyleşiyi birbiriyle ilişkili üç yazı takip ediyor. Jonathan Joseph dergimiz için yazdığı "makalesinde Roy Bhaskar'ın kurucusu olduğu eleştirel gerçekçiliğin Marksizm'in çeşitli sorunlarını çözmede faydalı olabileceğini ileri sürüyor. Joseph'a göre bir bilim olarak Marksizm dünyaya dair bilgi üretirken genel olarak felsefe, özel olarak da eleştirel gerçekçilik Marksizm'in alanına müdahale etmemeli, onunla arasındaki mesafeyi korumalı ve dünyayı açıklama işini daha iyi yapabilmesi için Marksizm'e bir zemin hazırlama görevini üstlenmelidir. Joseph, 'Klasik Marksizm' ile 'Batı Marksizmi' arasında yapılagelen ayrımı eleştirip eleştirel gerçekçiliğin bu ayrımın ortadan kaldırılmasına yardım edebileceğini de söylüyor. Joseph'ın dergimize adını veren 'praksis' kavramına yönelik mesafeli tavrı ve bu kavramı benimseyen Marksistlere yönelttiği eleştiriler de bu yazının dergimizin ilk sayısında yayınlanamasının önemini arttırıyor. Nazım Güveloğlu'nun "'Birey ve Toplum' İkiliğine Karşı Tarihsel Materyalizm'in Nesnesi Olarak 'Toplumsal İlişkiler'" başlıklı makalesi sosyal bilimlerdeki 'yılların eskitemediği' tartışmalardan biri olan birey-toplum ilişkisi sorununu ele alıyor ve toplumsal ilişkileri analiz nesnesi edinen tarihsel materyalizmin bu sorunun üstesinden gelebileceğini vurguluyor. Güveloğlu'na göre gerek soyut bir birey anlayışına dayanan yöntemsel bireycilik gerekse Bhaskar'ın ilişkisel olma iddiasındaki modeli yapı-fail ikiliğini aşmayı başaramaz. Joseph'ın ve Güveloğlu'nun Roy Bhaskar'ın kuramına ilişkin aldığı farklı tavra da ayrıca dikkat çekelim. Bu üçlü grubun son yazısı Sinan Kadir Çelik'e ait. Çelik bu 'hacimli' makalesinde İngilizce literatürde dahi çok yaygın olmayan, Türkiye'de ise neredeyse hiç bilinmeyen kapsamlı bir 'tarihsel materyalizmi yeniden kurma' girişimini, 'Açık Marksizm'i ele alıyor. Çelik'e göre kavramsal kategorilerin açıklığına, sınıf mücadelesinin tarihsel ve kavramsal önceliğine ve metodolojik olarak da biçim analizi yöntemine vurgu yapan Açık Marksizm'in tarihsel materyalizm için önemli tespit ve uyarıları olsa da, kayda değer sorun ve sınırlılıkları da vardır. Çelik, Açık Marksizm'den başlattığı tartışmayı tarihsel materyalizmin genel meselelerine taşıyor ve makalesini 'praksis' kavramının 'mana ve ehemmiyetinin' altını çizerek noktalıyor. Böylelikle de onun makalesiyle Joseph'ın makalesi arasındaki ilişki tesis edilmiş oluyor. Joseph 'praksis Marksizmi' diye nitelediği yaklaşımı gayet açık bir biçimde eleştirirken Çelik için praksis kavramı tarihsel materyalizmin merkezi kavramlarından birini oluşturmaktadır.

Bu üç yazıyı Frank Füredi'nin Franz Jakubowski'nin Tarihsel Materyalizmde İdeoloji ve Üstyapı adlı kitabınının 1990 baskısına yazdığı önsöz izliyor. Füredi'nin yazısı tarihsel materyalist düşünce içerisinde ilginç bir figür olan Jakubowski'nin kitabını tanıtmanın yanısıra, tarihsel materyalizmin genel kuramsal ve siyasal meselelerine değinmesi açısından da önemli.

Bu sayımızda iki de kitap eleştirisine yer verdik. Ancak bunlar alışılmış kitap tanıtımı formatının dışında, ele aldığı kitabı derinlemesine inceleyen yazılar. Ali Ekber Doğan, son dönemlerin 'gözde' yazarı, 'Üçüncü Yol'  kuramcısı Anthony Giddens'ın kısa süre önce Türkçe'de yayınlanan kitabı Tarihsel Materyalizmin Çağdaş Eleştirisi'ni değerlendiririyor. E. Attila Aytekin ise Osmanlı İmparatorluğu'nun yediyüzüncü yılı tartışmalarında sessiz kalan sol çevrelerden çıkan nadir seslerden birini, Fikret Başkaya'nın Yediyüz. Osmanlı Beyliği'nden 28 Şubata Bir Devlet Geleneğinin Anatomisi isimli kitabını ele alıyor.

Dergimizde yeri geldiğince bilimsel etkinliklerin değerlendirildiği yazılara da yer vereceğiz. Bu sayımızda E. Attila Aytekin'in Uluslararası Eleştirel Gerçekçilik Birliği 2000 yılı konferansını değerlendirdiği yazısını okuyabilirsiniz.

Evet, Praksis'in ilk sayısı elinizde. Elinizde tuttuğunuz dergiye yeni bir başlangıcın heyecanının yansımış, ilk sayı acemiliğinin yansımamış olmasını diliyoruz…

ana sayfa | Kış 2001 | eski sayılar | bağlantılar | iletişim | künye | english